🔴🇹🇷 #EUYO | Euro Menkul Kıymetler 2025/9 Bilanço Analizi | Finansal ve Operasyonel Sonuçlar 🧿

 



https://www.youtube.com/playlist?list=PLhAxKX2X0s4UBDWK6BfCXDTTLpM1sNz3D 📊 Bilanço Analizi (Mio TL) • Hazır Değerler: 13.21 → 9.80 (-25.84%) • Aktifler: 75.93 → 82.77 (+9.01%) • Toplam Borçlar: 4.03 → 3.80 (-5.63%) • Net Borç: -63.86 → -71.42 (net nakit pozisyonu arttı) • Özkaynaklar: 71.90 → 78.97 (+9.83%) 💰 Gelir Tablosu Analizi (Mio TL) • Net Satışlar: 63.06 → 50.39 (-20.10%) • Satışların Maliyeti: 32.50 → 33.92 (+4.35%) • Brüt Kar: 30.56 → 16.47 (-46.10%) • Faaliyet Giderleri: 9.79 → 10.76 (+9.95%) • FAVÖK: 22.14 → 8.47 (-61.73%) • Net Kar/Zarar: -5.85 → -13.19 (zarar derinleşti) 📌 **Öne Çıkan Noktalar:** • Net satışlar yıllık %20 azaldı. • FAVÖK %61 geriledi. • Net zarar 2 kattan fazla arttı. • Özkaynaklar %9 büyüdü, finansal yapı güçlü kaldı. 🔴🇹🇷 #EUYO | Euro Menkul Kıymetler 2025/9 Bilanço Analizi | Finansal ve Operasyonel Sonuçlar 🧿 https://www.kap.org.tr/tr/Bildirim/1507946 https://www.kap.org.tr/tr/Bildirim/1507947


Bir Şirket Raporu ve Bir Filozofun Kulübesi Bize Hayat Hakkında Ne Öğretebilir? Dört Şaşırtıcı Ders

Giriş: İki Ayrı Dünyadan Çıkarılan Anlam

Modern yaşamın karmaşasında hepimiz bir tür kullanım kılavuzu ararız. Anlamı nerede bulacağımızı, neye değer vermemiz gerektiğini ve hayatlarımızın kontrolünü nasıl ele alacağımızı bilmek isteriz. Bu arayışa cevap bulmak için genellikle kişisel gelişim kitaplarına, biyografilere veya spiritüel metinlere yöneliriz. Peki ya cevaplar, en beklenmedik yerlerde, birbirine taban tabana zıt iki belgede gizliyse? Biri, Borsa İstanbul'da işlem gören bir yatırım ortaklığının soğuk, rakamlarla dolu faaliyet raporu. Diğeri ise 20. yüzyılın en tartışmalı filozoflarından birinin dağ başındaki ahşap kulübesi üzerine yazılmış bir kitap.

İlk bakışta, Euro Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı'nın finansal tablolarıyla Martin Heidegger'in Kara Ormanlar'daki münzevi yaşamı arasında hiçbir ortak nokta yokmuş gibi görünebilir. Ancak bu iki zıt belgeyi yan yana okuduğumuzda, hayatı yönetme biçimlerimize dair şaşırtıcı derecede derin ve birbiriyle çelişen iki farklı "kullanım kılavuzu" ortaya çıkıyor. Biri bize dünyayı nasıl yöneteceğimizi, diğeri ise dünyada nasıl var olacağımızı anlatıyor. İşte bu iki ayrı dünyadan çıkarabileceğimiz dört şaşırtıcı ders.

--------------------------------------------------------------------------------

1. Kontrol Gerçekten Kimde? Bir Yönetim Kurulu ve Bir Kulübeden İktidar Dersleri

Modern hayatın en temel sorularından biri "kontrol" kavramı etrafında döner. Kontrol kimdedir ve nasıl elde edilir? Bu soruya verilen iki radikal farklı cevabı, bir şirketin ortaklık yapısında ve bir filozofun inziva mekânında bulabiliriz.

Euro Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı'nın (EUYO) faaliyet raporu, modern finansta mülkiyet ile kontrolün nasıl ustaca ayrılabileceğinin çarpıcı bir örneğini sunuyor. Şirketin ortaklık yapısına bakıldığında, hisselerin %99,66'sının halka açık olduğu görülür. Geriye kalan sadece %0,34'lük pay ise Mustafa Şahin'e aittir. Ancak bu küçük pay, "A Grubu imtiyazlı" olarak tanımlanmıştır ve yönetim kurulu seçimlerinde her bir hisseye 1.000 oy hakkı tanır. Halka açık olan B Grubu hisselerin ise sadece 1 oy hakkı vardır. Bu karmaşık yasal yapı sayesinde, şirketin sadece küçük bir kısmına sahip olan Mustafa Şahin, oy hakkının %77,10'una sahip olarak mutlak kontrolü elinde tutar. Bu, başkaları üzerinde karmaşık yapılarla kurulan, dışsal bir kontrol modelidir.

Buna karşılık, filozof Martin Heidegger'in dağdaki kulübesi tamamen farklı bir kontrol anlayışını temsil eder. Bu 6x7 metrelik ahşap yapı, Heidegger için "aşağıdaki" (şehirdeki) dünyanın karmaşasından, beklentilerinden ve gürültüsünden bir kaçış alanıydı. Heidegger, bu basit mekânda radikal bir sadeleşme ve izolasyonla kendi düşünsel ve varoluşsal dünyası üzerinde mutlak bir kontrol kurmuştur. Onun kontrolü, başkaları üzerinde değil, tamamen kendi üzerinde ve kendi düşünme koşulları üzerinde kurulan içsel bir kontroldü. Biri karmaşık yasal düzenlemelerle gücü merkezileştirirken, diğeri dünyadan elini eteğini çekerek kendi varoluşunun efendisi oluyordu.

2. "Değer" Nedir? 74 Milyon TL'lik Net Varlık mı, Yoksa Şırıldayan Bir Pınar mı?

Hayatımızı neye göre ölçeriz? Başarının ve "değerin" göstergesi nedir? Bu soruya EUYO'nun finansal bilançosu ile Heidegger'in felsefi muhasebesi apayrı cevaplar verir.

EUYO'nun faaliyet raporuna göre, şirketin 30.09.2025 itibarıyla 73.681.729,39 TL'lik net varlık değeri bulunmaktadır. Bu, kâğıt üzerinde etkileyici bir rakamdır ve şirketin "değerini" TL cinsinden net bir şekilde ortaya koyar. Ancak aynı rapora göre, şirket aynı dönemde 13.192.743 TL zarar etmiştir. Bu durum, finansal dünyadaki temel bir çelişkiyi gözler önüne serer: Sayılarla ölçülen değer, her zaman refah, kârlılık veya gerçek bir zenginlik anlamına gelmeyebilir. Değer, portföy tablolarında, varlıklarda ve borçlarda somutlaşan, nicel bir kavramdır.

Heidegger'in değer anlayışı ise bu finansal mantığın tamamen dışındadır. Onun kulübedeki yaşamında değer verdiği şeyler, bir bilanço tablosuna sığdırılması imkânsız olan deneyimlerdi: yamacın yukarısındaki pınardan sürekli akan su, mevsimlerin döngüsü, kulübenin etrafında uğuldayan fırtınaların sesi ve dağ manzarasının kendisi. Filozof için gerçek değer, doğayla kurulan bu dolaysız ilişkide ve köylülerin basit ama özgün emeğinde yatıyordu. Bu düşüncesini şu sözlerle ifade eder:

Felsefi çalışma köylülerin yaptığı çalışmanın tam ortasına aittir. Genç köylü ağır kızağını sürükleye sürükleye yamaca çıkardığında... o zaman benim çalışmamla aynı türden bir çalışma yapmaktadırlar. Felsefi çalışma doğrudan köylülere ait olanın içinde kök salar...

Elimizde iki farklı "bilanço" var: Biri, varlıkları ve yükümlülükleri TL cinsinden listeleyen finansal bir tablo; diğeri ise pınarın şırıltısını, mevsimlerin döngüsünü ve emeğin sadeliğini temel alan felsefi bir muhasebe.

3. Çalışma Alanı Olarak Dünya: Kurumsal Bir Ofis ve 42 Metrekarelik Bir "Çalışma-Dünyası"

Çalıştığımız mekânlar sadece işimizi yaptığımız yerler değil, aynı zamanda düşünme biçimimizi, önceliklerimizi ve dünyayla kurduğumuz ilişkiyi de şekillendiren mimarilerdir. EUYO'nun ofisi ile Heidegger'in kulübesi, bu anlamda iki farklı evreni temsil eder.

EUYO, faaliyetlerini Ankara'nın merkezi iş semtlerinden Çankaya'daki bir adresten yürütmektedir. Raporun kendisi gibi düzenli, hiyerarşik (organizasyon şemasıyla sabitlenmiş) ve verimlilik odaklı bu kurumsal çevre, belirli bir düşünce tarzını teşvik eder: Yapılandırılmış, rasyonel ve sonuç odaklı. Burası, işin yapıldığı işlevsel bir mekândır.

Heidegger'in 42 metrekarelik kulübesi ise sadece bir sığınak değil, bilinçli olarak tasarlanmış bir "çalışma-dünyası"dır. Üç odadan (çalışma odası, mutfak ve yatak odası) oluşan bu yapının güneye bakan konumu, pencerelerinin vadiye ve dağlara açılan yerleşimi, içindeki minimal eşyalar, felsefi düşünceyi beslemek için tasarlanmış bir "mimari" oluşturur. Heidegger için kulübe, sadece içinde felsefe yapılan bir yer değil, felsefenin kendisiyle neredeyse bir olan, düşünceyi doğuran ve şekillendiren bir organizmadır. Birincisi işin gerçekleştiği bir konum iken, ikincisi düşüncenin kök saldığı bir dünyadır.

4. Basitliğin İllüzyonu: "Bedelsiz" Hisseler ve Karmaşık Bir Geçmiş

Son olarak, bu iki zıt dünya bize görünüşte basit olan şeylerin ardında yatan karmaşıklığı sorgulamayı öğretir. Hem finansal bir terim hem de romantik bir sembol, ilk bakışta göründüğünden çok daha fazlasını barındırabilir.

EUYO'nun faaliyet raporunda %200 oranında bedelsiz sermaye artırımı planı dikkat çekiyor. Yatırımcı için "bedelsiz hisse" terimi, basit ve cazip bir hediye vaadi taşır. Ancak bu basit ifadenin ardında, şirketin değerini artırmayan, aksine karmaşık ve teknik bir muhasebe gerçeği yatar. Bu işlem, şirketin özkaynaklarındaki yedeklerin sermayeye eklenmesiyle yapılır; yani yeni bir değer yaratılmaz, sadece mevcut değerin yapısı değiştirilir. "Bedelsiz" kelimesinin ardındaki basitlik, aslında şirketin içsel değerini etkilemeyen teknik bir yeniden yapılandırmanın perdesidir.

Heidegger'in kulübesi de benzer bir şekilde, görünen basitliğin ardında yatan karmaşıklığı barındırır. İlk bakışta kulübe, doğaya dönüşün, otantik ve sade yaşamın romantik bir sembolüdür. Ancak bu pastoral imajın ardında, Heidegger'in rahatsız edici tarihsel ve ahlaki yükü gizlidir. Filozofun Nazi Partisi'ne üyeliği, kulübenin temsil ettiği "saf" düşünce idealini karmaşıklaştırır. Holokost'tan kurtulan şair Paul Celan gibi ziyaretçilerin bu mekânda hissettiği gerilim, kulübenin sadece bir sığınak değil, aynı zamanda derin ve sorunlu bir geçmişin mekanı olduğunu ortaya koyar. "Sade yaşam" imajı, karmaşık bir vicdani hesaplaşmayı örter.

Bu iki örnek, bize basit görünen yüzeylerin altında yatanları sorgulamamız gerektiğini gösterir. Finansta "bedelsiz" kelimesi, şirketin içsel değerini değiştirmeyen karmaşık bir muhasebe kaydını gizlerken; felsefede "sade yaşam" imajı, rahatsız edici bir tarihsel ve ahlaki yükü gizleyebilir.

--------------------------------------------------------------------------------

Sonuç: Kendi Kullanım Kılavuzunuzu Yazmak

Bir yatırım ortaklığının raporu ve bir filozofun kulübesi, bize bir yaşamı inşa etmek için iki farklı plan sunar. Bu planlar dört temel eksende karşı karşıya gelir: dışsal güce karşı içsel kontrol, maddi varlığa karşı varoluşsal değer, işlevsel mekâna karşı bütüncül dünya ve görünüşteki basitliğe karşı gizli karmaşıklık. Biri verimlilik, yapı ve finansal büyüme üzerine kuruluyken; diğeri anlam, sadelik ve düşünsel derinlik üzerine kuruludur.

Bu iki uç arasında bir yerlerde, hepimiz kendi hayatlarımızı inşa etmeye çalışıyoruz. Bu iki belgenin bize öğrettiği en önemli şey, belki de kendi kılavuzumuzu bilinçli bir şekilde yazmamız gerektiğidir.

Peki, sizin kişisel bilanço tablonuzda hangi değerler ağır basıyor ve kendi 'çalışma-dünyanızın' mimarisi neye benziyor?

Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski