Zarar Açıklarken İmza Attığı Dev Anlaşma: Papilon Savunma Raporlarından Çıkan 4 Şaşırtıcı Gerçek
Giriş
Bir şirketin finansal sağlığını anlamak, sadece borsa grafiğinin anlık iniş çıkışlarına bakmaktan çok daha fazlasını gerektirir. Yüzeydeki dalgalanmaların altında genellikle şirketin geleceğini şekillendiren daha derin ve yapısal değişimler yatar. Papilon Savunma (PAPIL) hissesi de tam olarak bu durumu özetliyor. Son bir yılda hisse fiyatı 40 TL seviyelerinden 16 TL'ye kadar gerileyerek yatırımcılar için zorlu bir dönem yaşattı.
Ancak, bu dalgalanmaların ardında, şirketin finansal ve faaliyet raporlarında gizli, çok daha ilginç ve dönüştürücü bir hikaye yatıyor. Bu yazının amacı, bu raporları analiz ederek şirketin geleceğine ışık tutabilecek en şaşırtıcı dört bulguyu ortaya çıkarmaktır.
1. Yönetim Kurulunda Deprem: Azınlık Hissedarın Hamlesiyle Değişen Liderlik
Şirket raporlarında öne çıkan ilk ve en çarpıcı gelişme, yönetim yapısında yaşanan olağanüstü değişiklik. 31 Temmuz 2025 tarihinde gerçekleştirilen Olağan Genel Kurul toplantısında, azınlık pay sahibi Atakan Öztiryaki'nin verdiği bir önergeyle mevcut Yönetim Kurulu tamamen görevden alındı. Bu hamlenin sonucunda, 3 yıl süreyle görev yapmak üzere tamamen yeni bir Yönetim Kurulu seçildi.
Kurumsal yönetim pratikleri açısından bakıldığında, bir azınlık hissedarın önergesiyle tüm yönetimin değişmesi oldukça nadir ve dikkat çekici bir gelişmedir. Bu durum, şirketin iç dinamiklerinde önemli bir güç değişimine işaret ediyor. Ancak süreç burada bitmiyor. Bu kararın iptali için 22 Ağustos 2025 tarihinde bir pay sahibi tarafından şirket aleyhine dava açılmış durumda ve hukuki süreç devam ediyor. Bu belirsizlik, şirketin gelecekteki stratejik kararlarını doğrudan etkileyebilecek bir gerilim unsuru olarak varlığını sürdürüyor.
2. Afrika Hamlesi: 21 Milyon Dolarlık Stratejik Anlaşma
Yönetimsel çalkantıların gölgesinde, Papilon Savunma uluslararası alanda tarihinin en büyük anlaşmalarından birine imza attı. 28 Ağustos 2025 tarihinde şirket, Afrikalı bir ülkenin kolluk kuvvetleri için 21 Milyon ABD Doları tutarında "Anahtar Teslim Kriminal Laboratuvar İşi" teklifinin onaylandığını duyurdu.
Bu anlaşmanın büyüklüğünü anlamak için şirketin piyasa değerine bakmak yeterli. 28 Ekim 2025 itibarıyla yaklaşık 80 milyon dolarlık piyasa değerine sahip olan Papilon için bu tek anlaşma, toplam değerinin dörtte birinden fazlasına tekabül ediyor. Bu, şirketin gelir akışları ve uluslararası itibarı için dev bir adım niteliğinde.
Şirketin küresel vizyonu bu anlaşmayla sınırlı değil. İngiltere'deki iştiraki PAPIL10 aracılığıyla bir İngiliz Milletler Topluluğu ülkesiyle Mutabakat Metni (MOU) imzalayan şirket, Afrika'daki diğer iş geliştirme faaliyetlerine de aktif olarak devam ediyor. Bu hamleler, Papilon'un küresel pazarda ne kadar iddialı bir oyuncu olma potansiyeli taşıdığını gösteriyor.
3. Kârlılık Paradoksu: Faaliyetler Kârda, Bilanço Neden Hâlâ Zararda?
Finansal tablolardaki en dikkat çekici ve kafa karıştırıcı nokta ise şirketin kârlılık yapısındaki paradoks. Raporlar, şirketin ana faaliyetlerinde inanılmaz bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Ancak bilanço, hikayenin tamamının bu olmadığını söylüyor.
2025'in ilk dokuz ayına ait veriler, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında durumu net bir şekilde ortaya koyuyor:
Finansal Kalem | 2024 (İlk 9 Ay) | 2025 (İlk 9 Ay) | Değişim |
Hasılat | 103,1 Milyon TL | 102,1 Milyon TL | % -0.96 |
Satışların Maliyeti | -73,8 Milyon TL | -52,2 Milyon TL | % -29.29 |
Brüt Kâr | 29,3 Milyon TL | 49,9 Milyon TL | % +70.39 |
Net Esas Faaliyet Kârı/Zararı | -17,2 Milyon TL | 11,0 Milyon TL | % +164.11 |
Net Dönem Zararı | -60,1 Milyon TL | -48,4 Milyon TL | % +19.46 |
Tabloyu yorumladığımızda, hasılatın neredeyse sabit kalmasına rağmen satışların maliyetindeki %29'luk çarpıcı düşüş, brüt kârı %70 oranında artırmış. Bu, şirketin operasyonel verimliliğini ve kâr marjlarını önemli ölçüde iyileştirdiğini kanıtlıyor. Daha da önemlisi, "Net Esas Faaliyet Kârı" 17,2 milyon TL zarardan 11 milyon TL kâra dönmüş. Bu, şirketin ana işini artık kârlı bir şekilde yürüttüğünü gösteriyor.
Peki, bu kadar olumlu operasyonel gelişmeye rağmen şirket neden hâlâ 48,4 milyon TL net zarar açıklıyor? Bu paradoksun cevabı, bilançonun alt kalemlerinde gizli. Finansal raporu adım adım incelediğimizde, şirketin 58,3 milyon TL'lik Esas Faaliyet Kârı elde ettiğini görüyoruz. Ancak bu kâr, yatırım faaliyetleri kaleminde eriyor. Şirket, bu dönemde 43,1 milyon TL yatırım geliri elde etse de, aynı zamanda 153,4 milyon TL'lik devasa bir Yatırım Faaliyetlerinden Gider kaydediyor. Bu tek kalem, kârı zarara çevirerek şirketi 52,0 milyon TL'lik Finansman Gideri Öncesi Zarar pozisyonuna taşıyor. Sonrasında 19,1 milyon TL'lik finansman geliri gibi olumlu katkılara rağmen, 8,3 milyon TL'lik Net Parasal Pozisyon Kaybı gibi diğer kalemlerin de etkisiyle şirket, vergi öncesinde 45,4 milyon TL zarar ediyor ve dönemi 48,4 milyon TL net zararla kapatıyor. Kısacası, operasyonel başarı, yatırım faaliyetlerindeki büyük bir gider kalemi tarafından tamamen gölgelenmiş durumda.
4. Savunmanın Ötesinde: Tarım Sektörüne Beklenmedik Adım
Papilon Savunma, adından da anlaşılacağı gibi bir savunma ve güvenlik teknolojileri şirketi olarak biliniyor. Ancak raporlardaki en şaşırtıcı bulgulardan biri, şirketin teknolojisini çok farklı ve beklenmedik bir alana, tarım sektörüne taşıması oldu.
6 Mart 2025 tarihinde şirket, yurt içinde tarım alanında faaliyet gösteren bir firma ile "Papilon BioID4Agri" adlı sistemin satışı için 400.000 ABD Doları tutarında bir sözleşme imzaladı. Bu sistem, yapay zekâ desteğiyle çalışanların verimliliğini ve performansını anlık olarak takip ederek tarımsal operasyonlarda maliyetleri düşürmeyi ve kayıpları en aza indirmeyi amaçlıyor.
Bu hamle, şirketin biyometri ve yapay zekâ alanındaki uzmanlığının sadece güvenlik ve savunma ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda endüstriyel ve sivil alanlarda da geniş bir uygulama potansiyeline sahip olduğunu gösteren somut bir örnek. Bu çeşitlendirme, şirketin gelecekteki büyüme motorları için yeni kapılar aralayabilir.
Sonuç
Analiz edilen bu dört nokta, Papilon Savunma'nın karmaşık ama son derece dinamik bir dönüşüm sürecinde olduğunu açıkça gösteriyor. Şirket, bir yanda yönetimsel çalkantılar ve hukuki süreçlerle mücadele ederken; diğer yanda operasyonel verimliliğini rekor seviyelere çıkarmayı başarıyor, uluslararası arenada dev bir anlaşmaya imza atıyor ve teknolojisini beklenmedik yeni pazarlara taşıyarak geleceğe dönük önemli adımlar atıyor.
Bu tablo, yatırımcılar ve analistler için hem büyük riskler hem de önemli fırsatlar barındırıyor. Akıllardaki en kritik soru ise şu: Peki sizce, yeni yönetim, kazanılan bu operasyonel ivmeyi ve uluslararası başarıyı sürdürülebilir net kârlılığa dönüştürebilecek mi, yoksa şirketin önündeki en büyük engel yine kendi iç dinamikleri mi olacak?