🔴🇹🇷 #TURGG | Türker Proje Gayrimenkul 2025/9 Bilanço Analizi | Varlık Zengini, Nakit Fakiri 🧿

 


2,6 Milyar TL'lik Varlığı Olan Ama Hiç Satış Yapmayan Şirketin 4 Şaşırtıcı Sırrı

Büyük varlıklara sahip dev şirketleri düşündüğümüzde, aklımıza genellikle milyarlarca liralık satışlar, yüzlerce çalışan ve hareketli operasyonlar gelir. Ancak bazen finansal tablolar, bu genel kanıyı tamamen alt üst eden, çok daha ilginç hikayeler anlatır. Tıpkı Türker Proje Gayrimenkul ve Yatırım Geliştirme A.Ş. (TURGG) gibi. Şirketin finansal raporları, geleneksel bir işletmenin çok ötesinde, sabır, bürokrasi ve muhasebe sanatıyla örülmüş şaşırtıcı bir öykü barındırıyor. Gelin, hiç satış yapmadan milyarlarca liralık varlığa sahip bu şirketin dört sırrını birlikte aralayalım.

1. Sürpriz: Varlık Zengini, Nakit Fakiri: 2,6 Milyar TL'lik Varlık, Sıfır Hasılat

Bir şirketin finansal tablosuna baktığınızda 2,657 milyar TL'lik devasa bir varlık görmek beklentileri yükseltir. Türker Proje'nin bilançosu da ilk bakışta bu etkiyi yaratıyor. Ancak bu varlığın %98'den fazlasının tek bir kaleme, İstanbul Kartal'daki 2,624 milyar TL değer biçilen bir arsaya dayanması, hikayenin ne kadar sıra dışı olduğunun ilk sinyalini veriyor.

Varlık tarafındaki bu baş döndürücü zenginliğe rağmen, şirketin gelir tablosu şaşırtıcı bir boşluk sergiliyor: dokuz aylık dönemde elde edilen hasılat tam olarak sıfır. Tek bir kuruşluk satış dahi yapılmamış. Bu durum, şirketin operasyonel olarak para kazanmadığı, aksine maaşlar ve ofis kirası gibi giderler nedeniyle yaklaşık 15 milyon TL faaliyet zararı yazdığı anlamına geliyor.

İşte bu noktada "varlık zengini, nakit fakiri" paradoksu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Şirket, milyarlarca liralık arsasına rağmen günlük operasyonlarını sürdürecek nakde sahip değil. Öyle ki, bu "ivedi işletme sermaye ihtiyacını" karşılamak için 2025'te yatırımcılardan 43,4 milyon TL'lik bir sermaye artırımıyla para toplamak zorunda kaldı. Tüm bu devasa varlığı yöneten ekibin sadece 7 kişiden oluşması ise bu ilginç tabloyu tamamlıyor.

2. Sürpriz: 17 Yıllık İmar Maratonu Sona Yaklaşıyor

Şirketin tüm değerini sırtlayan bu devasa arsanın hikayesi, tam bir bürokrasi ve sabır sınavı. Kartal'daki 69.671 metrekarelik eski fabrika arazisinin imar planı süreci, tam bir maraton gibi.

Süreç, ilk olarak 2008 yılında başladı. O günden bu yana geçen 17 yıl boyunca arazi; belediye onayları, plan revizyonları, Mimarlar Odası tarafından açılan davalar sonucu gelen iptaller ve yeniden başlayan çalışmalarla dolu karmaşık bir döngünün içinde sıkışıp kaldı.

Ancak 2025 yılı, bu uzun maratonda kritik bir dönüm noktası oldu. Arazinin geliştirilmesi için en önemli adımlardan biri olan parselasyon planı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından onaylandı. Plan, 28 Temmuz - 28 Ağustos 2025 tarihleri arasında bir ay boyunca askıda kaldı ve bu süreçte plana "herhangi bir itirazın olmadığı" resmen teyit edildi. Bu gelişme, projenin önündeki en büyük bürokratik engellerden birinin nihayet aşıldığı ve yıllardır beklenen geliştirme faaliyetlerinin artık çok yakın olduğu anlamına geliyor.

3. Sürpriz: Satış Yapmadan Nasıl 72 Milyon TL Kâr Edilir? Cevap: Enflasyon Muhasebesi

Hiç satış yapmayan ve faaliyetlerinden zarar eden bir şirket, nasıl olur da 9 aylık dönemin sonunda 72,6 milyon TL "Net Dönem Karı" açıklayabilir? Bu sorunun cevabı, şirketin operasyonel bir başarısında değil, Türkiye'nin yüksek enflasyonlu ekonomisinde uygulanan bir muhasebe standardında gizli.

Bu kârın arkasındaki sihirli dokunuş, TMS 29 (Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama) standardıdır. Bu standart, şirketlerin bilançolarını enflasyonun etkisinden arındırmasını gerektirir. Kar veya Zarar Tablosu'nda yer alan 215,9 milyon TL'lik devasa "Net Parasal Pozisyon Kazancı" kalemi, bu durumun en net göstergesi.

Peki, bu ne anlama geliyor? Basitçe ifade etmek gerekirse, bu kazanç şirketin ticari bir faaliyetinden elde ettiği gerçek bir kâr değil. Bu, muhasebe kuralları gereği, yüksek enflasyonun şirketin parasal varlıkları (nakit gibi) ve borçları üzerindeki etkisini yansıtan, tamamen "kağıt üzerinde" bir kazançtır. Bunu şöyle düşünebilirsiniz: Yüksek enflasyon ortamında elinizdeki nakit (parasal varlık) alım gücünü kaybederken, sahip olduğunuz bir arsa veya ev (parasal olmayan varlık) değerini katlayarak artırır. TMS 29 standardı, muhasebe kayıtlarının bu gerçeği yansıtmasını ister. Şirketin borçlarından çok daha fazla parasal olmayan varlığa (arsaya) sahip olması, enflasyonun bilançoya matematiksel olarak pozitif yansımasına neden olur. Bu, şirketin kasasına gerçekten giren bir para değil, varlıklarının enflasyon karşısında değerlenmesinin muhasebesel bir yansımasıdır.

Sonuç: Geleceğe Yönelik Bir Bakış

Sıfır gelirle devasa bir varlığı yönetmek, tüm geleceği tek bir arsaya bağlamak, yıllarca bürokrasiyle mücadele etmek ve sonunda satış yapmadan kâr açıklamak... Tüm bu şaşırtıcı noktalar bir araya geldiğinde, Türker Proje'nin geleneksel bir işletmeden çok, sabırla değerinin ortaya çıkmasını bekleyen bir gayrimenkul yatırım projesi olduğunu görüyoruz.

Yıllar süren bekleyişin ardından, imar düğümü çözülmek üzereyken, Türker Proje bu devasa araziyi İstanbul'un bir sonraki ikonik projesine dönüştürebilecek mi? Asıl hikaye belki de şimdi başlıyor.




🔴🇹🇷 #TURGG | Türker Proje Gayrimenkul 2025/9 Bilanço Analizi | Varlık Zengini, Nakit Fakiri 🧿


2,6 Milyar TL'lik Varlığı Olan Ama Hiç Satış Yapmayan Şirketin 4 Şaşırtıcı Sırrı

Büyük varlıklara sahip dev şirketleri düşündüğümüzde, aklımıza genellikle milyarlarca liralık satışlar, yüzlerce çalışan ve hareketli operasyonlar gelir. Ancak bazen finansal tablolar, bu genel kanıyı tamamen alt üst eden, çok daha ilginç hikayeler anlatır. Tıpkı Türker Proje Gayrimenkul ve Yatırım Geliştirme A.Ş. (TURGG) gibi. Şirketin finansal raporları, geleneksel bir işletmenin çok ötesinde, sabır, bürokrasi ve muhasebe sanatıyla örülmüş şaşırtıcı bir öykü barındırıyor. Gelin, hiç satış yapmadan milyarlarca liralık varlığa sahip bu şirketin dört sırrını birlikte aralayalım.

1. Sürpriz: Varlık Zengini, Nakit Fakiri: 2,6 Milyar TL'lik Varlık, Sıfır Hasılat

Bir şirketin finansal tablosuna baktığınızda 2,657 milyar TL'lik devasa bir varlık görmek beklentileri yükseltir. Türker Proje'nin bilançosu da ilk bakışta bu etkiyi yaratıyor. Ancak bu varlığın %98'den fazlasının tek bir kaleme, İstanbul Kartal'daki 2,624 milyar TL değer biçilen bir arsaya dayanması, hikayenin ne kadar sıra dışı olduğunun ilk sinyalini veriyor.

Varlık tarafındaki bu baş döndürücü zenginliğe rağmen, şirketin gelir tablosu şaşırtıcı bir boşluk sergiliyor: dokuz aylık dönemde elde edilen hasılat tam olarak sıfır. Tek bir kuruşluk satış dahi yapılmamış. Bu durum, şirketin operasyonel olarak para kazanmadığı, aksine maaşlar ve ofis kirası gibi giderler nedeniyle yaklaşık 15 milyon TL faaliyet zararı yazdığı anlamına geliyor.

İşte bu noktada "varlık zengini, nakit fakiri" paradoksu tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Şirket, milyarlarca liralık arsasına rağmen günlük operasyonlarını sürdürecek nakde sahip değil. Öyle ki, bu "ivedi işletme sermaye ihtiyacını" karşılamak için 2025'te yatırımcılardan 43,4 milyon TL'lik bir sermaye artırımıyla para toplamak zorunda kaldı. Tüm bu devasa varlığı yöneten ekibin sadece 7 kişiden oluşması ise bu ilginç tabloyu tamamlıyor.

2. Sürpriz: 17 Yıllık İmar Maratonu Sona Yaklaşıyor

Şirketin tüm değerini sırtlayan bu devasa arsanın hikayesi, tam bir bürokrasi ve sabır sınavı. Kartal'daki 69.671 metrekarelik eski fabrika arazisinin imar planı süreci, tam bir maraton gibi.

Süreç, ilk olarak 2008 yılında başladı. O günden bu yana geçen 17 yıl boyunca arazi; belediye onayları, plan revizyonları, Mimarlar Odası tarafından açılan davalar sonucu gelen iptaller ve yeniden başlayan çalışmalarla dolu karmaşık bir döngünün içinde sıkışıp kaldı.

Ancak 2025 yılı, bu uzun maratonda kritik bir dönüm noktası oldu. Arazinin geliştirilmesi için en önemli adımlardan biri olan parselasyon planı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından onaylandı. Plan, 28 Temmuz - 28 Ağustos 2025 tarihleri arasında bir ay boyunca askıda kaldı ve bu süreçte plana "herhangi bir itirazın olmadığı" resmen teyit edildi. Bu gelişme, projenin önündeki en büyük bürokratik engellerden birinin nihayet aşıldığı ve yıllardır beklenen geliştirme faaliyetlerinin artık çok yakın olduğu anlamına geliyor.

3. Sürpriz: Satış Yapmadan Nasıl 72 Milyon TL Kâr Edilir? Cevap: Enflasyon Muhasebesi

Hiç satış yapmayan ve faaliyetlerinden zarar eden bir şirket, nasıl olur da 9 aylık dönemin sonunda 72,6 milyon TL "Net Dönem Karı" açıklayabilir? Bu sorunun cevabı, şirketin operasyonel bir başarısında değil, Türkiye'nin yüksek enflasyonlu ekonomisinde uygulanan bir muhasebe standardında gizli.

Bu kârın arkasındaki sihirli dokunuş, TMS 29 (Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama) standardıdır. Bu standart, şirketlerin bilançolarını enflasyonun etkisinden arındırmasını gerektirir. Kar veya Zarar Tablosu'nda yer alan 215,9 milyon TL'lik devasa "Net Parasal Pozisyon Kazancı" kalemi, bu durumun en net göstergesi.

Peki, bu ne anlama geliyor? Basitçe ifade etmek gerekirse, bu kazanç şirketin ticari bir faaliyetinden elde ettiği gerçek bir kâr değil. Bu, muhasebe kuralları gereği, yüksek enflasyonun şirketin parasal varlıkları (nakit gibi) ve borçları üzerindeki etkisini yansıtan, tamamen "kağıt üzerinde" bir kazançtır. Bunu şöyle düşünebilirsiniz: Yüksek enflasyon ortamında elinizdeki nakit (parasal varlık) alım gücünü kaybederken, sahip olduğunuz bir arsa veya ev (parasal olmayan varlık) değerini katlayarak artırır. TMS 29 standardı, muhasebe kayıtlarının bu gerçeği yansıtmasını ister. Şirketin borçlarından çok daha fazla parasal olmayan varlığa (arsaya) sahip olması, enflasyonun bilançoya matematiksel olarak pozitif yansımasına neden olur. Bu, şirketin kasasına gerçekten giren bir para değil, varlıklarının enflasyon karşısında değerlenmesinin muhasebesel bir yansımasıdır.

Sonuç: Geleceğe Yönelik Bir Bakış

Sıfır gelirle devasa bir varlığı yönetmek, tüm geleceği tek bir arsaya bağlamak, yıllarca bürokrasiyle mücadele etmek ve sonunda satış yapmadan kâr açıklamak... Tüm bu şaşırtıcı noktalar bir araya geldiğinde, Türker Proje'nin geleneksel bir işletmeden çok, sabırla değerinin ortaya çıkmasını bekleyen bir gayrimenkul yatırım projesi olduğunu görüyoruz.

Yıllar süren bekleyişin ardından, imar düğümü çözülmek üzereyken, Türker Proje bu devasa araziyi İstanbul'un bir sonraki ikonik projesine dönüştürebilecek mi? Asıl hikaye belki de şimdi başlıyor.



Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski